Dinde Türkçülük – Ziya Gökalp

Türkçülük, din kitaplarının ve hutbelerle vaazların Türkçe olması demektir. Bir millet, din kitaplarını okuyup anlayamazsa, doğaldır ki, dinin gerçek niteliğini öğrenemez. Hatiplerin vaizlerin ne söylediklerini anlamadığından ibadetlerden de hiç bir zevk alamaz. İmam-ı Azam hazretleri, hatta, namazdaki surelerin bile milli dilde okunmasının dince sakıncalı olmadığını söylemişlerdir. Çünkü ibadetten alınacak dini heyecan ancak okunan duaların tamamen anlaşılmasına bağlıdır. Halkımızın dini hayatını araştıracak olursak görürüz ki, törenler arasında en fazla heyecan duyanlar, namazlardan sonra ana diliyle yapılan içten yakarışlardır. Müslümanların camiden çıkarken, büyük bir heyecan ve iç huzuruyla çıkmaları, işte her ferdin kendi vicdanı içinde yaptığı bu sözlü yakarışların sonucudur.

Türklerin namazdan aldıkları yüksek zevkin bir bölümü de yine ana dille söylenen ve mırıldanılan ilahilerdir. Özellikle teravi namazlarını canlandıran etken şiir ile musikiyi birleştiren, Türkçe ilahilerdir. Ramazanda ve diğer zamanlarda Türkçe söylenen vaazlar da halkta dini duygular ve heyecanlar uyandırırlar. Türklerin en çok heyecan aldıkları ve zevk duydukları bir dini tören daha vardır ki, o da Mevlit-i Şerif okunmasından ibarettir. Şiir ile musikiyi ve canlı olayları bir araya getiren bu tören dine sonradan eklenen bir biçimde ortaya çıkmakla beraber en canlı dini törenler sırasına geçmiştir.

Tekkelerde Türkçe yapılan zikirler sırasında okunan Türkçe ilahilerle nefesler de büyük bir heyecan kaynağıdır.

İşte bu örneklerden anlaşılıyor ki, bugün Türlerin ara-sıra dini bir hayat yaşamasını sağlayan etkenler dini ibadetlerin arasında, eskiden beri Türk diliyle yapılmasına izin verilen törenlerin var olmasıdır. O halde, dini hayatımıza daha büyük bir heyecan ve iç huzuru vermek için gerek tilavetler dışarıda kalmak üzere Kur’an-ı Kerim’in ve gerek ibadet ve törenlerden sonra okunan bütün dualarla yakarışların ve hutbelerin Türkçe okunması gerekir.

Ziya GÖKALP

Turkulkusu.com editör kaynak eklemesi: “İmam A’zam’a göre, Kur’ân mânadır. Farsça (veya başka bir dil de) o mânaya delalet eder. Bu bakımdan başka dille kıraat caiz sayılır.” (Mecmau’l-Enhür Şerh-i Mülteka’l-Ebhur, I/92-93, Dersaadet-1327.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir:

Başa dön tuşu
Anasayfa »