Türklerde Vatan ve Yurt Nedir?

Ülke, her müstakil devletin hak ve yetkilerini mutlak şekilde kullanabildiği belirli coğrafî sahaya denir. Ülkesiz bir mîllet ve devlet olamıyacağına göre, Türk “il”inde de belirli sınırlara sahip bir ülke kavramının mevcut bulunacağı aşikârdır.

Eski Türklerde ülkeye “ulus” dendiği ve “yurt” sözünün daha çok “vatan” mânasına geldiği anlaşılmaktadır. Ülke sınırlarına “yaka” deniliyordu. Demek ki, Türk hakanlıklarında ülke, belirli sınırlara sahip devlet arazisi idi ve bu arazi hükümdar ailesinin mülkü değil, bütün milletin ortak toprağı idi. Asya Hun tanhusu Mo-tun, tahta çıktığı günlerde, komşu Tung-hu(Moğol-Tunguz)ların vergi olarak at ve kadın istemelerine fazla itiraz etmemiş iken, onların arazi talebi karşısında kaldığı zaman (M.Ö. 209) devlet meclisinde “toprağın, kendine âit şahsî mülk değil, milletin malı ve devletin temeli olduğunu söyleyerek kendisinin kimseye arazi terk etmeye yetkisi bulunmadığım belirtmişti.

Görülüyor ki, Bozkır Türk ilinde “ulus” hükümdarın keyfine göre şahsî mal gibi tasarruf edilebilen bir toprak parçası olmayıp, bizzat devlet reisinin korumakla vazifeli olduğu ata yadıgân idi. Bu durum eski Türk devletinde ülke bakımından “dominium” değil, eski çağlarda benzeri yalnız Roma imparatorluğunda görülen “imperium” telakkisinin mevcut olduğunu gösterir. Devlet topraklarının idarecilerle halkın ortak sorumluluğu altında bulunması ile -Türk topluluk adlarından da anlaşılacağı gibi- eski Türklerin şahıslardan ziyâde ile veya siyâsî kuruluşa bağlı olduğu hususu bir arada dikkate alınırsa, ülkenin sür’atle “vatanlaşlama’sının mümkün olacağı kolayca kabul edilir.

Gerçekten eski Türk halkı, devletin istiklâli gibi, “yurduna {vatanına) da bağlı idi. Yukanda söylediğimiz üzere, ilk tarihî belirtisine Asya Hunlarında rastlanan bu durum, Gok- Türklerde en canlı şekilde mevcut olmuş ve Uygur Türkleri’nde “Kutlu Dağ” efsanesinde sembolize edilmiştir.

Esasen Gök-Türk kitabeleri, (Türk milletinin acı, tatiı hâtıralarının, gelecek nesillerce unutulmaması için, taşa yazdırılıp dikilmesi) ancak, o toprakların Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin mahsûlü olabilirdi. Türklerdeki bu vatan sevgisi ünlü Arap yazarı el-Câhiz (ölnı. 869) tarafından da, müşahedeye dayanılarak belirtmiştir. Ancak Türklerde “ülke” ve vatan telâkkisi, Türk devlet düşüncesine paralel şekilde, bütün öteki göçebe veya köylü (yerleşik) kavimlerden farklı olarak, siyâsî istiklâl fikri ile beraber yürümektedir.

Eski Türk, ancak hür ve müstakil yaşayabildiği toprağı vatan saymakta (Türk tarihinde çeşitli Türk zümrelerinin ayrı vatanları bundan ileri gelir), fakat bu şartların mevcut olmadığı araziyi kolayca terk edebilmektedir. (Türk göçlerinin diğer bir sebebi.) Kısaca Türk kültüründe vatan, Türk tuğlarının veya al bayrağın dalgalandığı yerdir.

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu (TÜRK MİLLİ KÜLTÜRÜ) (Ülke)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir:

Başa dön tuşu
Anasayfa »